Forum
 
=> Daha kayıt olmadın mı?





Forum - Şiir (B )

Burdasın:
Forum => ŞİİRLER => Şiir (B )

<-Geri

 1 

Devam->


Fuat Üstündağ
(şimdiye kadar 11 posta)
19.04.2012 23:04 (UTC)[alıntı yap]
"Fuat ÜSTÜNDAĞ" yazdı:
BOZULUR

Çıkıp Gongilik ten şöyle bakayım,
Soğuk sularından bir tas içeyim.
Ormanın yok olmuş yeni dikeyim,
Dedi dikmezsen süsüm bozulur.

Sürü yaklaştıkça, meler kuzular.
Yaylada akıyor buz gibi sular.
Çalılık içine keklikler tüner,
Dedi değme bana, yuvam bozulur.

Çayırlara indim büyümüş çimen,
Uzandım üstüne yattım bir zaman.
Lale menekşeyi topladığım an,
Dedi kökten sökme, soyum bozulur.

Sevdiceğim beni yaman özlemiş,
Unutmamış her an yolum gözlemiş.
Sarıldım kokladım, bilmem nedenmiş,
Dedi öpme elma yanak bozulur.

Üstündağ baksana hepisi dertli,
Gel acı bunlara ol merhametli.
Olma padişahım çok azametli,
Devran döner tacın, tahtın bozulur.



BAKIŞINA KANDIM
Bakışına kanıp gönlümü verdim
Ne hatırım sordun,ne selam verdin
Kar boran misali hoyratça estin
Kokunu almadan çekilip gittin.

Bazen hoş olurdun ümit verirdin
Fırtınaya döner çok sert eserdin
Sevdalanıp sana gönülümü verdim
Kaçma ki, vazgeçip başka seçerim.

BARİ ŞİMDİ GEL
Beni suçlu gibi görmesen öyle,
Buna sebep kimdi doğruyu söyle.
Yoksa bu kader mi, kısmet mi böyle.
Geçen yıl gelmedin bari şimdi gel.

Beni bitiriyor umursuz tavrın,
Ne biçim bir şeymiş senin bu sabrın.
Eğer yerindeyse aklın şuurun,
Geçen yıl gelmedin bari şimdi gel.

Haddini bilmezler seni yormasın,
Aman kimse sana plan kurmasın,
Soğuk üşütmesin güneş yakmasın,
Geçen yıl gelmedin bari şimdi gel.

Seni çok bekledim ha gelir diye,
Nedendir bu hasret bu inat niye.
Üstündağ perişan döndü deliye,
Geçen yıl gelmedin bari şimdi gel.


BAŞKA BURDA
Ne kötü bir şeymiş sıla özlemi
Hal başka yol başka,el başka burada.
Alıştık sonunda buralara da,
Ağlarken süzülen yaş başka burada.

İçim hüzün dolar aya bakınca,
Azmı yıldız saydık kırda yatınca.
Kalbim daralıyor yalnız kalınca,
Aklım almadığı hal başka burada.

Akşamları başka bir başka sabah,
Servisi kaçırma, haydi Bismillah.
Geri dönüşleri yorgunuz Vallah,
Ekmek kazanılan yol başka burada.

Yadelde değiliz burada vatan,
Geçim derdi bizi buraya atan.
Nasibi burada vermiş yaratan
Bağ bahçesi olan, kul başka burada.

Üstündağ dolaştık orada burada,
Gençliğimiz gitti, olduk bir hurda.
Emekli sigorta, şayet olmazsa,
Öleceğin yol da bir başka burada.


BAŞKA NE YAPSIN
Dokundun sazının sarı teline,
Yanık yanık gelen nağme ne yapsın.
Açmışsın bağrını seher yeline,
Bülbülü konmayan güller ne yapsın.

Felek sille vurmuş savurmuş birden,
Dizleri tutmuyor kalkamaz yerden.
Hele birde ayrı düştüyse yardan,
Feleğe çatmasın başka ne yapsın.

O kadar çekmiş ki yürek yaralı,
Bazen züğürt gezmiş,bazen paralı.
Dertler ayaklanmış,hepsi sıralı.
Şimdi rest çekmesin, başka ne yapsın.

Aklına takılmış yarin gamzesi,
Ne yapsın gelemez uzak kendisi.
Gün olur kavuşur biter çilesi,
Bunu istemeyip başka ne yapsın.

Yüce dağ misali başı hep karlı,
Günleri geçiyor hep ahuzarlı.
Üstündağ derdine çare bulmalı,
Çare aramasın başka ne yapsın.

BAYRAM EDERİM

Seslenmek isterim en üst makama,
Bilirim aldırmaz dönmez bu yana.
Kükrer de dönerse koca aslana,
İşte ben o zaman nasıl ederim.

Ne kadar eğildik yine yetmedi,
Çekilen çileler hiç te bitmedi.
Şehirde dolaştı köye gitmedi,
Milletin haline sitem ederim

Bir kaşık bal sürüp sonra yağladı,
Gariban umudu ona bağladı.
Yazık ki anası hepten ağladı,
Ağlayan anaya kahır ederim.

Bilmezler ki nasıl çarşı pazarlar,
Her şeyi yemezler pek nazlanırlar.
Derdini söylesen hemen kızarlar,
Riya kol geziyor nasıl ederim.

Millet yuttu sanki öyle sanarlar,
Şayet bir kükrerse hepten anlarlar.
Gider tenhalarda oyalanırlar,
Yaslanır koltuğa bayram ederim.



Belli ki yine yanlızsın
Yine acı dolusun ağlıyorsun,
Çığlıkların sessiz ama kulakları çınlatıyor.
Galiba yine karanlık vede yanlızlık düştü sana,
Sözüm geçmiyor gönlüme
Seni senden başka seven olmaz,
Kimse uğrunda can vermez,
Kapat şu aşk dosyasını, kahpelik kol geziyor,
Herkesin harcı değil sevmek. Dedim,
dedim ama söz dinletemedim.
Neye yaradı uykusuz gecelerde akıttığın gözyaşların,
çaresiz yalvarışların neye yaradı?
Hiç bitmeyecekmi bu sona erişlerin yok oluşların,
Hani can dediklerin uğrunda can verdiklerin,
Yollarında yok oldukların toprak oldukların hani?

BEN TANIRIM
Bakmayın korkak duruşuma,
Narayı yerinde atarım.
Dostumu gülüşünden,
Kalleşi duruşundan tanırım.

Kalleşlikle işim olmaz,
Ekmek kavgasında varım.
Kahpeyi gelişinden,
Puştu sesinden tanırım.

Bayrağım baştacımdır.
Ben Yurdumu Efesinden,
Karımı nefesinden,
Çocuklarımı gölgesinden tanırım.

BENİM BAHÇEM

Benim gönül bahçemde,

İrili ufaklı,sarılı siyahlı

Yüzlerce serçe uçuşuyor.

Kanat çırparak,özgürce.


Bunların uçuşları farklı,

Yürüyüşleri bi başkadır.

Çınlatırlar öterken etrafı.

Ayrılmak kolaymıdır.


Ahmet diye çağırdım,

Fatma,neşe,esra.

Bazen yanlarına vardım,

Ötüştük ara sıra.


Onlarla ortak oldum,

Bütünleşti bedenim.

Mum misali ışık tuttum,

Malumya, ÖĞRETMEN'im


BENZER
Moda oldu herkes başını bağlar
Bu gidişin sonu çok zora benzer
Elinde tesbihi, çember sakallı
Mekkede dilenen bir kula benzer

Beylerin her şeyi tamam kurulu
Ankara İstanbul olmuş su yolu
Softalar işgal etti bütün okulu
İran dan Afgan dan gelmişe benzer

Sürmeyi çekerler hepsi gözüne
Az kaldı burkayı çeker yüzüne
Başka ahmak arar yalan sözüne
Elinde süpürge cadıya benzer

Bu böyle giderse içler acısı
Bunlara uydular ana bacısı
Laiklik bunların ecel korkusu
Başlarında duracak, o taca benzer.

Üstündağ haramı helalı yiyen
Acımadan gizlice bizleri soyan
Sonunda söylemez kefeni giyen
Arlanmaz utanmaz bir kula benzer

BİLİRMİSİN SEN
Sallana sallana suya giderdin,
Göllerde çırpınan suna mıydın sen.
Bakışınla beni deli eylerdin,
Yoksa hurimiydin melekmiydin sen.

Pervane gibiydim dön de döneydim,
Sana kavuşmaktı benim dileğim.
Bir mendil vereydin bende bileydim,
Hepten gerçekmiydin hayal miydin sen.

Acaba şu anda nerelerdesin,
Ne haberin gelir nede bir sesin.
Şimdi ne haldesin ya kiminlesin,
Bilmem huzurlumu dertli misin sen.

Ok gibi kirpiğin yay gibi kaşın,
İnci gibiydiler ağzında dişin.
Baharın tadı yok,ne yaz ne kışın,
Sevdan hep içimde bilir misin sen.


BİLİYORUM
Kızgın ateşte gibiyim
Alev alev yanıyorum
Yeni mücadele seçtim
Yeneceğimi sanıyorum

Sürmedim devranı demi
Param da yok alam gemi
Çekildi bombamın pimi
Neredeyse patlıyorum

Bekler oldum gelen ayı
Taktım yobaza kancayı
Karanlıkta bile softayı
Ensesinden tanıyorum.

Söylenen bunca lafları
Almıyor hiç kafaları
Sözde çağdaş yobazları
Her bir yerde kınıyorum

Sözüm olsun hepisine
Hasret değilim fesine
Birgün olur tepesine
Konacağımı biliyorum.

Halen dimdik ayaktayım
Halka kucak açmaktayım
Neredeyse uçmaktayım
Yapacağımı biliyorum.

Üstündağ düşünüp durma
Boş lafa kafanı yorma
Gün gelir davulla zurna
Çalacağını biliyorum


BİRGÜN
Eğer birgün ağlamaklı olursan,
Çağır beni koşup sana gelirim.
Seni güldürmeyi başaramazsam.
Söylersin derdini bende ağlarım.

Çekip uzaklara gitmek istersen,
Çağır ki yolundan alı koyayım.
Fikrinden caymanı başaramazsam,
Razı ol seninle bende geleyim.

Kimseyle konuşmak istemiyorsan,
Bolca dertleşiriz beni ararsan.
Olurya ararda cevap alamazsan,
Çabuk gel ki sevdiğini bileyim.
Fuat ÜSTÜNDAĞ
BU VATAN
Bu Vatan da doğduk biz, hepimiz.
Vatan için aktı, bizim kanımız.
Mermi taşıdı, anamızla bacımız,
Kolay kurtulmadı bu vatanımız

Bu Vatan da ana, baba olduk biz
Kimimizi at tepti, ezildiler kimimiz.
Boyun eğmedik asla, köle misali.
Sinemizi mermi deldi,ah demedi birimiz.

Kimimizi kollarına alıp, pek sevdi.
Aydınları, seçip yerin dibine verdi.
Hak, adalet dedik, işte onu görmedik.
Bu vatan uğruna,düşünmeden can verdik


Bugün hava çok soğuk,
sana gelmek istiyorum,üzerimde bir şeyim de yok
şuan titriyorum geleyim de titreyen dudaklarımı ısıt,
hazırla çaydanlığı nazik ellerinle bir dem tut, tut ki
içimiz ısınsın sarmaş dolaş olalım hülyalara dalalım
yürğimizin deriniğinde, şifa olsun canımıza.

Sonra yağmurlu bir günde geleyim
Vitrinler bakarken birlikte ıslanır
Sonra parka yürür ozon kokusunu teneffüs ederiz orada,
beni o ıslaklığınla öyle bir sarki seni iliklerime kadar hissetsin bedenim,
sonrada sevgi sözcüğü fısıldayalım kulaklarımıza.

Havanın güzel olduğu bir gün geleyim sana
bir ağaç gölgesinde altımıza gazete serelim oturalım
bakışalım göz göze,
görelim gökyüzünü uçalım bulutlara, sonra sonra da
yağmur oluruz karışırız sellere akarız denizlere,
öylece dolaşırız sonra döneriz yuvamıza



BULANIK

Bayırın göğsüne sırtını vermiş
Neleri yaşamış neleri görmüş
Önünde körsuyu azcık akarmış,
Herkesin gönlünde yerin Bulanık.

Kırmızı kayalar kırılır hal hal,
Periler alduz da anlatır masal.
Akşamdan göklerde doğardı hilal,
Ne güzel olurdu gecen Bulanık.

Yoncalı düzüyle alesin düzü,
Azmı otlatmıştık sanki öküzü.
Büyükler söylerdi enson ki sözü,
Ne güzel dinlerdik sözü Bulanık.

Kış gelir karları yağmaya başlar,
Topraklar kapanır görünmez taşlar.
Doldurur dereyi heyelan başlar.
Kışın da güzeldir senin Bulanık

Dizlerin tutarsa bak ilerisi,
Şorgöl Kazangölü kado deresi.
Sonra geç tepeler,pişik deresi,
Şabap dereside güzel Bulanık.

Ekerdik buğdayı bazende arpa,
Onları taşırdı öküz araba.
Çalışırdı herkes hem ana baba,
Arılar örnekti bize Bulanık.

Dereler kamışlık kotanlı yolu
Herkes çayırından biçer otunu
Gider melhemliye alır odunu
Kış günü fırında yakar Bulanık

İçilmez şorgölün suyu şor diye
Erik çalariken köpek var diye
Değirmen suyunda geçit yoktu ya,
Elbiseyle suya daldık bulanık

Malı sulamaya, körsu şorbulak.
Baharda çayırlar tamamen sulak.
Mezarlığın üstü hağıra yolak,
Ne güzel yolların vardı Bulanık.

Süddübulağ ile agnerin sırtı,
Sevgiye olurmu endaze tartı.
Memleket sevmenin olurmu şartı?
Turnanın öttüğü yerdir Bulanık.

Çalışır çabalar döner işinden,
Önce ğaşıl yenir,çayı peşinden.
Gece olur uyku, damlar gözünden,
Rüyanda güzeldir senin Bulanık.

Üstündağ diyor ki, kim gelmiş, geçmiş?
Hecerin deresi gözümden kaçmış!
Hacının bulağtan herkes su içmiş,
Hayat veren suyun vardı Bulanık.

BULANIK
Tozludur Bulanık yolu
Çayırları bolca sulu
Yağı, peyniri şoru
Koyunu kuzusu dolu

Hasret kaldım Bulanık
Yaylalarına suyuna
Güzeller tutar el ele
Gezer giderler düğüne

Gel sen de Bulanık'ı tanı
Okur yazardır insanı
Her evden bir okumuş
Kucaklamışlar vatanı

Hayranım Bulanık'ın
O aydın insanına
Yolverin aşayım dağlar
Gideyim yanlarına

Lalesiyle kardeleni
Kaplamışlar herbir yeri
Baharını çok severim
Bir başkadır kışın yeri


BULANIK ÖZLEMİ
Mayıs ayı geldi açar güllerin
Gelip içlerinde gezmek isterim
Senden ayrılalı nice yıl oldu
Neler olmuş ise bilmek isterim

İçim özlem dolu gözlerim ağlar
Önün ova idi arkanda dağlar
Ölenlere rahmet, ya kalan sağlar
Herkes birbirini unuttu derim

Hemen koşardık gelen çığlığa
Körsuya giderdik hergün balığa
Kızak kaymak için çıkardık dağa
Arkadaşlar birbirini unuttu derim

Üstündağ unutmaz hepsi içinde
Bilmem ki oralar hangi biçimde
Belki kar yağanda belki biçinde
Gün olurda birgün giderim derim.


Bulanık seni hiç unutamadım.

Doğduğum BULANIK doyduğum bura,
Bilmem nerden düştüm, ben buralara.
Ne insanlar gördüm neler tanıdım,
Ordaki dosluğu unutamadım.

Başladım okula sekiz yaşımda,
Azmı kavga ettik oyun başında.
Babamla çift sürdüm sekiz yaşımda,
Tapana binmeyi unutamadım.

Bulanık başkadır bahar olunca,
Koyunla kuzuyla ağıl dolunca,
Ağustos böceği cır cır ötünce,
Hoşuma giderdi unutamadım.

Her mevsim güzeldir bizim ovalar,
Yaylada seçilir, koçluk kuzular.
Aklıma geldikçe içim sızılar,
Söğütlü bulağı unutamadım.

Kırmızı kayanın yumşak taşını,
Şeker bulakları çeşme başını.
Anamın yaptığı ayran aşını,
Ekşimişte olsa unutamadım.

Ekinler yetişti harman zamanı,
Biçmeye gidilir seher zamanı,
İşi bilen erken döver harmanı,
Bulgur pilavını unutamadım.

Bir evlek kalmıştı onuda biçek,
Buğday ne çıkacak harmanı dövek.
Babam bağırırdı, arabayı çek,
Harmanın tozunu unutamadım.

Yaylanın yoğurdu, kerpiç gibiydi.
En güzeli ise, sütün dibiydi.
Çocukların yüzü kaymak iziydi,
Şekerli kaymağı unutamadım.

Soğuklar başladı sırada kış var,
O şekilde kaldık, ne de alaf var.
Kuzu satılmadı ahırımız dar,
Varlığı darlığı unutamadım.

İşte kar başladı gene kış oldu,
Çekilen zorluklar hep unutuldu,
Dereler kapandı yollar tutuldu,
O soğuk günleri unutamadım.

Gece ayaz oldu heryer buzlandı,
Benim lastiğimin altı düzlendi.
Babama al dedim oda nazlandı,
Kara lastikleri unutamadım.

Akşam vakitleri hep toplanırdık,
Yüzük gizlemeyi yaman aynardık.
Bu arada epey dayak ta yerdik,
Yediğim dayağı unutamadım.

Eskiden anamız helva yapardı,
Bir yanda dert keder hem yokluk vardı.
Komşu bina yapmış eli çok dardı,
Yapılan yardımı unutamadım.

Hastaya koşardı komşular herkes,
Bronşit yüzünden anam tık nefes.
Ölümde birlikte tutulurdu yas,
O günleri de ben unutamadım.

Son bir sözüm var birkaç herife,
Gerek yok onları şimdi tarife.
İzaha gerek yok zaten arife,
Unutanları ben unutamadım.

Üstündağım size döktüm içimi,
İlkönce insanlık bırak biçimi.
Ben gurbetten yana yaptım seçimi,
Bulanık seni hiç unutamadım.

BULANIK SESİN

İçim ürperiyor gelince sesin,
Ne güzel akardı sellerin senin.
Yem yeşil ovanda o lalelerin,
Ne güzel kokardı güllerin senin.

Körsu nede güzel temiz akardı,
Herkes buğdayını onda yıkardı.
Evimizde bolca kaz tavuk vardı,
Lezzetli olurdu kazların senin.

Herkes tarlasını ekip biçerdi
Yazın çalışırdı kışında yerdi,
Hey gidi o günler iyi günlerdi,
Eriyip yok oldu devranın senin.

Hani o yaşantı büyükler hani,
İşte her şey yalan, bu dünya fani.
Unutmak olur mu Bulanık seni,
Ne güzel söylerdi dillerin senin.

Ovada yaylada tarla çayırda,
Seher vakti gör ki herkes ayakta.
Soğukta sıcakta,ayazda karda,
Ne güzel eserdi yellerin senin

Güz gelince epey bulgur döverdik,
Hangeli görende Bismillah derdik.
Basmanın üstünde oyun oynardık,
Ne var ki kalmadı mecalin senin.

Kaldım buralarda, artık dönemem.
Öleni kalanı pekte bilemem,
Dostlarla görüşüp, halin soramam.
Pekte hatırlıdır insanın senin.

Üstündağ'ım bilki hayli yıl oldu,
Kış geldi hertaraf bembeyaz oldu.
Komşular göç etti evleri kaldı
Şimdi tanınmıyor insanın senin.

BULANIK (KOP)
O kadar çok özledim ki
Kırlarında dolaşmayı,
Kır çiçeklerini koklamayı.
Gongıliyh te kengeri
Napızarda yemlik yemeyi.
Gurtlubulak tan su içip
Şorgöl de,cozlukta çimmeyi.
Gece harmanda yatarken
Gökteki yıldızları saymayı.
Damlarda gıt oynamayı.
Dana, nağır otardığım yerleri.
Yaylayı,alesi, tepeleri, her yeri.
Ola diyen dilleri,öpülesi elleri.
Ölüleri sağları, körleri topalları.
Köylüsü kentlisiyle TÜM KOP'LULARI

BUNU BİLESİN

Ne güzel filizdin gövde bir yaprak,
Besledi büyüttü bu kara toprak.
Sanma ki hep böyle devam edecek,
Sonun yine toprak bunu bilesin.

Bu dünya fanidir her şeyi boştur,
Yaşarken zevklidir iyidir hoştur.
Dalıp alemine koştur ha koştur,
Çalarlar kapını bunu bilesin.

Kırma insan kalbi korun vebalden,
Zahmetler çekersin,dertten kederden.
Kul hakkını yeme çekin haramdan,
Yakana yapışır bunu bilesin.

Anaya babaya eziyet etme,
Öksüze düşküne sırtını dönme.
Dünyanın malına gözünü dikme,
Giderken kalıyor bunu bilesin.

Ne ekersen onu biçersin derler,
Herkes ettiğini çekermiş derler.
Gün gelir dünyadan göçersin derler,
Kul hakkı ödenmez bunu bilesin.

Elinde olanın kıymetini bil,
Hepsi dünya malı bunu böyle bil.
Kibiri gıybeti yüreğinden sil,
Azabı fazlaymış bunu bilesin.

Ölüm çok soğuktur bir gün üşütür,
Zamanı gelince alır götürür.
Sanmaki malların seninle gelir,
Onlar buranındır bunu bilesin.

Hayat bir sınavdır hata af olmaz,
Okul değil bunun tekrarı olmaz
Unutma sevgisiz dostsuz yaşanmaz,
Göçüp gideceksin bunu bilesin.

Üstündağ diyor ki hayat bir nefes,
Alıp verdin işte tükendi nefes.
Sevip sevildiysen toplanır herkes,
Helalık alırsın bunu bilesin.


Fuat Üstündağ
(şimdiye kadar 11 posta)
19.04.2012 23:10 (UTC)[alıntı yap]
BEN DE DEĞİŞTİM

Bir damla su idim rahime düştüm,
Beslene beslene şekil değiştim .
Çıkınca dışarı gözüm açtım ,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Göbeğimi kesip sonra sardılar,
Beşiğime uyu diye koydular.
Üstelik te bana bir ad buldular,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Emekledim bazen, yerde süründüm,
Yavaş yavaş düşe kalka yürüdüm.
Nede çok düşerdim sanki kör idim,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

İlkokula dokuz yaşta saldılar,
Çoban olsun diye geri aldılar.
Ağladım sızlaldım mecbur kaldılar,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Küçücük yaşımda hodağ yaptılar,
Heybelere koyup hem bağladılar.
Adam olsun diye çok sınadılar,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Yirmiye varınca öğretmen idim,
Hafta sonlarında şehire indim.
Mum misali yandım,hemde eridim,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Aylar yıllar geçti bende alıştım,
Uzun yıllar boyu köyde çalıştım.
Sazı çala çala, tam ustalaştım,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Anne baba gitti erken çağında,
Güller açmaz oldu bahçe bağında.
Artık duramadım öz kabuğumda,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Bir kaç şiir ile şair olmazdım,
Bazen yırtıp attım, bazen de yazdım.
Bazen sakin oldum bazende kızdım,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Kırk yedi yaşımda ilk dede idim,
Dünyanın yükünü birden yüklendim.
Bazen yorgun düştüm bazen dikeldim,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Yaşım elli iken saça ak düştü,
Gençlik mi kaldı ki,kuş olup uçtu.
Karım yavaş yavaş, yataktan kaçtı.
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Yaş geldi yetişti farkına vardım,
Etrafıma bakıp hep ibret aldım.
Eninde sonunda bende uyandım,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Meslek bizi böyle gurbete atmış,
Dönüp bir baktım ki nüfusum artmış.
Gözlerde fer dizde, takat kalmamış,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Tansiyon yükseldi çöküp oturdum,
Dişsiz kaldım gidip doktora sordum.
Ağzıma dişleri yeni yaptırdım,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Rüzgar dindi artık sular duruldu,
Gönül hasta düşü, vücut yoruldu.
Zaman yaklaşıyor, mizan kuruldu,
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Diyelim ki yaşım seksene vardı,
Üstündağ didindin, elde ne kaldı.
Evlatlar beş metre patiska aldı.
Her şey değiştikçe bende değiştim.

Birkaç kıta oldu uzun bir hayat,
Bir nefese kaldı ömür nihayet.
İncitme kimseyi ona dikkat et,
Her şey değiştikçe bende değiştim.



Bütün konular: 40
Bütün postalar: 30
Bütün kullanıcılar: 11
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol